30 Haziran 2014 Pazartesi

İnternet Hızı Başa Bela Olmayan Ülkeler

İnternet kullanımımız öyle bir hal aldı ki, internetin olmadığı zamanlarda ne yapacağımız bilemez hale geldik. İnternete bu kadar bağımlı olmak iyi mi, kötü mü tartışması yapmayacağım elbette. İnternet gerçekten büyük bir kolaylık olduğu için böyle bir velinimeti kötülemek de biraz haksızlık olacaktır.

Elbette internet hayatımızı kolaylaştırdı, sosyalleşmemizi sağladı, araştırmalarımıza küresel bir anlam kazandırdı. Bunun yanında yavaş internet hızı da sinirlerimizi bozmaya yetip artıyor bazı zamanlarda. Tam olarak sosyal medya hesaplarımızı kontrol edip çıkayım dediğimiz zamanlarda internetin yavaş olması işimiz 5 dakika iken 1 saate çıkabiliyor. Bu da agresifleşmemize neden oluyor.

Peki, internet neden yavaş çalışır?

İnternet sağlayıcınızdan en yüksek hızda internet abonesi olsanız bile bazen internetiniz yavaşlar. Bunun ilk nedeni olarak internet bağlantı şeklinizi gösterebiliriz. Evden internete bağlanmada en çok kullanılan yollar üç yol çevirmeli bağlantı, DSL ve kablolu bağlantıdır. Bu bağlanma şekilleri arasında en hızlı olanı elbette kablolu bağlantıdır.

Bildiğiniz gibi son zamanların modası fiber internet. Fiber internette bağlantınız optik bir ağ üzerinden ışıkla yapılmaktadır. Eski sistemde yani şu an birçoğumuzun kullandığı sistemde bakır telden oluşan kablolar kullanılmaktadır. Fiber internetin avantajı ise bakır tele göre optik ağ üzerinden sunulan ışık hızındaki internettir. Ama fiber hizmet alabilmeniz için kalabalık bir yerde yaşıyor olmanız gerekiyor. İnternet hızınızın yavaş olmasının bir nedeni de telefon hattınızın iyi durumda olmamasıdır. Eski veya kötü durumda olan hattınız nedeniyle modeminiz, bilgileri iletene kadar defalarca gönderim yapmak zorunda kalır ve bu nedenle de internetiniz yavaş çalışır.

Kablolu kullanım yerine kablosuz ağ kullanıyorsanız, bağlantı hızını bilgisayarınızın konumundan ve aynı bölgede bulunan diğer kablosuz cihazlardan etkilenecektir. Kablosuz ağlar dalga sistemli çalıştığı için bu dalgaları engelleyecek faktörler olabilir. Mesela 2,4 GHz kablosuz laptopunuzun yanında 2,4 GHZ telsiz telefon çalışıyorsa, bu hızınızın düşmesine neden olabildiği gibi tamamen bağlantınızı da engelleyebilir. Elbette kablosuz ağınıza uzaklığınız da internet kalitenizi etkileyen durumlardandır.

Bunlara ek olarak bilgisayarınızda virüs ve casus yazılım gibi internetinizi engelleyen çeşitli sorunlarda olabilir.

Dünyanın en büyük internet içerik dağıtım ağı olan Akamai, dünyanın en hızlı internetini hangi ülkenin kullandığına dair bir araştırma yapmış. 2014 yılının ilk çeyreği ele alınarak "State of the Internet" adında bir durum raporu yayınladı. Bu değerlendirmeyi yaparken de minimum internet hızının 10 megabit olması dikkate alınmış.

Hızlı internet denildiği zaman aklınıza belki Amerika geliyor ama Amerika bu değerlendirmede 7. sırada yer alıyor. Akamai internet durumu raporuna göre %77 bağlantı hızıyla Güney Kore ilk sırada yer alıyor. %34 ile Çek Cumhuriyeti de son sırada. Statista tarafından derlenen grafikte diğer ülkeleri görebilirsiniz.

28 Haziran 2014 Cumartesi

Alibaba New York Borsası'nda İşlem Görecek

E-ticaret devi olan Alibaba, halka arz için resmi başvurusunu yaptı. Çin'in e-ticaret devi olan Alibaba, New York Borsası'nda 'baba' koduyla işlem görecek.

Alibaba'nın borsaya açılması, ABD tarihinde görülen en büyük halka arz olacağa benziyor. Hisselerin, ilk başta teknoloji şirketlerinin hisselerini bünyesinde barındıran Nasdaq Borsası'nda işlem göreceği söyleniyordu. Bu söylentiler boşa çıktı ve Nasdaq yerine New York Borsası'nda işlem göreceğinin açıklanması, Nasdaq Borsası'nı üzdü diyebiliriz. Ayrıca Alibaba, New York Borsası'nda işlem gören en büyük 3. teknoloji şirketi olacak.

Alibaba tarafından dün yapılan açıklamaya göre, borsada hisseler 'BABA' simgesiyle işlem görecek. Borsa işlem kodunun 'baba' olmasının nedeni yalnızca Alibaba markasını yansıtması değil. Çinliler için 8 rakamı uğurludur ve Çince'de 8 rakamı 'ba'dır. 8 rakamını uğurlu görmelerinin nedeni ise refah anlamına gelen 'fa' kelimesini andırması. Her ne kadar garip bir yaklaşım olsa bile Çinlilerin ne kadar gelenekçi olduğunu hepimiz biliyoruz.

Analist tahminlerine göre, % 12 oranında halka açık olması beklenen Alibaba, 168 milyar dolarlık bir piyasa değerine sahip olacak. Ayrıca yalnızca International Business Machine ve Oracle şirketlerinin gerisinde kalacağı, bu nedenle de en büyük 3. teknoloji şirketi olacağı düşünüyor.

Alibaba ilk halka arzı ile ABD tarihinin en büyük halka arzını yapmaya hazırlanıyor. 20 milyar dolar gelir getirmesi beklenen Alibaba'nın, dünya çapında ne kadar büyük bir küresel ağa sahip olduğunu kanıtlıyor.

Övgülerin yanı sıra bu halka arz için eleştirilerinde olduğu görülüyor. Eleştirilen noktalar ise modelin şeffaf olmaması, masraflı bir yol olması ve ilk halka arzların büyük yatırımcılar ile bankalar için büyük bir güç kaynağı olması eleştiriliyor.

26 Haziran 2014 Perşembe

Bir Varmış Bir Yokmuş: Unutulan Araba Markaları

Bir dönem efsane olmuş araba markalarının bazılarını günümüzde aynı şekilde değerlendirmek pek mümkün değil. Bu nedenle de yazımın başlığını bir varmış bir yokmuş diye atmak istedim. Bir zamanların popüler markası olmuş ama şimdi kaybolmuş olmalarının nedeni ise çeşitli skandallar, krizler gibi olumsuz olaylar.

Ben aklıma gelen ve internet üzerinde araştırarak bulduğum bazı araba markalarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama elbette sizlerinde aklına gelecek markalar olacaktır ve burada paylaşırsanız sevinirim.

Hummer


İlk olarak o koca heybetli görüntüsüne rağmen artık kaybolmaya başlayan Hummer ile başlamak istiyorum. Hummer, General Motors tarafından üretilmiş ve 2000'li yılların en popüler araçlarından birisi olmuştur. Lüks olmasının yanı sıra o kocaman motoru ve heybetli görüntüsü ile birçok gönülde taht kurmuştur. Ama 2008 yılında küresel kriz döneminde tüketicilerin ilgisi yakıt tasarrufu yüksek olan araçlara kaydığı için Hummer popülerliğini kaybetmeye başladı. Daha sonra da şirket üretim yapmama kararı aldı.

Oldsmobile


Kaybolan bir diğer araba markası da Oldsmobile. ABD'li Oldsmobile çok tutulan ve en çok sevilen modellerden birisiydi. Olds Motor Vehicle Company adı altında 1887 yılında kurulan şirket, 1899 yılında devredildi ve Olds Motor Works adını aldı. 1901 yılında ilk Curved Dash Oldsmobile modeli tasarlandı ve 650 dolardan satıldı. Olds Motors Works şirketi 1904 yılında bu modelden 5000 adet satmaya başladı. 1908 yılında General Motors tarafından satın alınan şirketi 107 yıl boyunca üretim yapan şirket 2004 yılında üretimi durdurdu.

Saab


1947 yılında İsveç'te kurulan bir otomotiv şirketi olarak Saab, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra 15 uçak mühendisinin tasarladığı 92001 adlı modele sahip ilk otomobilini üretti. Birçok yönden olumlu tepkiler alan ve dünyanın en sağlam, en güvenli otomobili unvanlarına sahip otomobiller üreten şirket, İsveç çeliğinin önemine de dikkat çekmiştir. Şirketin ticari araç markası olan Scania ile ayrılması sonrasında rekabet gücünü kaybetmesiyle, 2000 yılında General Motors tarafından satın alınmıştır. 2010 yılında Hollandalı spor araba üreticisi Spyker tarafından satın alınan şirket artık mazide kalmıştır.

Anadol


Türkiye'de seri üretilen ilk otomobil markası olan Anadol'da kaybolan markalardandır. Bilindiği gibi Devrim ilk Türk arabasıdır. Devrim arabasından öncede bazı otomobillerin üretilmesine rağmen Devrim ilk olmuştur. Anadol markası çıkarılmadan önce de Nobel isimli küçük bir araç üretilmiş ama kısa sürede üretimi durmuştur. Fiberglas, Bernar Nahum ve Rahmi Koç'un İzmir'de bir fuarda İsrail yapımı bir araçta görülmesi ile cesaret vermiş ve maliyetinde düşük olacağı mantığıyla fiberglas Anadol 19 Aralık 1966 yılında üretilmeye başlamıştır. 1966 yılından 1984 yılına kadar Anadol üretimi yapılmıştır ve 1984 yılında Anadol üretimi durdurularak, Ford Motor Company lisansıyla Ford Taunus üretimine geçilmiştir. Böyle Anadol markası da kaybolmuştur.

15 Mart 1971 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin bu haberini sizinle paylaşmak istiyorum:

Toros


Hala yürür olarak görsek de artık üretilmeyen ve yakın zamanda da kaybolacak olan markalardan birisi de, Renault Toros markası. Türkiye'ye Oyak işbirliği ile Fransa'dan 1971 yılında gelen Renault 12 modelinin üretimi 1980 yılında durdurulduktan sonra Toros markası üretilmeye başlamıştır. R12 modelinin geliştirilmiş ve modernleşmiş görünümü olarak sayılan Toros markası, 1989 yılına kadar tasarlanmıştır. 2000 yılından sonra Toros'ların üretiminin durdurulma nedeni ise Avrupa Birliği'nin Euro Normlarına uygun olmamasıdır.

21 Şubat 1989 Sabah Gazetesi haberine bir göz atın:


Daha kaybolan birçok araba marka ve modeli olduğunu düşünüyorum. Aklıma gelen model var markalar bunlar. Gelişen teknoloji, tüketicilerin beklentileri ve yaşam standartlarına göre değişen otomotiv sektöründe gelecek yıllarda daha birçok modelin tedavülden kalkacağına inanıyorum. Aynı zamanda artan rekabet koşulları, pazar payı gibi nedenler bazı markaların da sonunu getireceğe benziyor. Mitsubishi, Suzuki ve Volvo'nun düşen pazar payları nedeniyle devredilecekleri konuşuluyor.

25 Haziran 2014 Çarşamba

Yaşlı ve Dövmeli!

Gençliğin en alevli olduğu zamanlarda hemen herkes dövme yaptırma sevdasına düşer. Kimisine aileler izin vermez, kimisi cesaret edemez, kimisi de hiç düşünmez ve yaptırır…

Bende çok uzun süre dövme isteyip cesaret edememiş bir insandım. Daha sonra bir dövmeci arkadaşım olduğunda bir cesaret yaptırdım. Yaklaşık 6 yıldır dövmeli bir insanım ve şimdiye kadar hiç pişmanlık duymadım, dövmelerimden hiç sıkılmadım.

Küçük bir yerde yaşadığım için birçok kişinin meraklı sorularına maruz kalsam da yine de dövmelerimi seviyorum. Bu sorular arasında öyle bir soru var ki, bu yazıyı yazmama neden oldu. Yaşlandığında o dövmelerin ne olacak? Torunların ne diyecek?

Bu sorular gerçekten normal sorular aslında. Ben yaşlı bir nine olduğum zaman dövmelerim de benimle yaşlanacak ama yine de benim dövmelerim olacak bana göre. Önemli olan bu noktada sonradan pişman olmayacağınız bir dövmenizin olması. Örneğin sevgilinizin ismini yazdırmak büyük sorunlara neden olabilir. Bu nedenle tam anlamıyla kişiliğiniz ve kararlarınız oturduktan sonra, sizinle bütünleşen bir dövme yaptırmanız.

İnternet üzerinde yaşlı ve dövmeli insanlara baktığınız zaman kötü bir görünümleri olmadığını da görüyoruz. Ayrıca onların gençliğine dair izler taşıdığı da ortada aslında. Belki dövme konusunda olumlu düşündüğüm için bana böyle geliyor olabilir. Bu kişilerden birkaç kesit paylaşacağım ve sizlerden de yorumlar bekliyorum. Siz dövmeli bir nine veya dede olmak ister misiniz?


 

 


 

Sağlıklı Bir Şekilde Forma Nasıl Girilir?


Malum yaz aylarını yaşıyoruz ve özellikle biz hanımların en büyük sorunlarından birisi "o bikininin içine nasıl girerim!" Yaz aylarını kendini belli etmeye başladığı andan itibaren hemen hepimizi bir telaş alır ve acilen zayıflamamız gerektiğini söyleyip dururuz.

Peki, bu acil zayıflama metotları ile giden kilolarınıza ek olarak giden sağlığınızdan haberdar mısınız?

Zayıflamak ve forma girmek kesinlikle birbirinden farklı bana göre. Zayıf olmak birçok sağlık sorununu birlikte getirebilirken, forma girmek sağlıklı bir kişi olmanıza yardımcı olacaktır. Artık herkesin bildiği gibi vücut kitle endeksi (body mass index) size ideal kilonuzu gösteriyor. Elbette bunu kendiniz veya internetten yardım alarak yapmanız mümkün. Yine de bir diyetisyene görünerek de sağlığınız adına ideal kilonuzu öğrenebilirsiniz.

Zayıf olmaktan daha çok forma girmek çok daha iyi bir görünüme sahip olmanızı da sağlayacaktır. Örneğin istediğiniz kiloya kadar zayıflamayı başardınız, ama kol, bacak ve kalça kısmınızda sarkma meydana geldi. Bu sefer kilolu halinize göre çok daha kötü bir görüntüye sahip olabilirsiniz. Bunun nedeni ise uygulamış olduğunuz yanlış zayıflama metotları nedeniyle kas yapınıza da zarar vermiş olmanızdır.

Peki, nasıl forma girilir?

Her şeyden önce forma girmek istiyorsanız bunu yalnızca yaz ayları için değil sürekli olarak istemelisiniz. Spor yapmayı düzenli bir hale getirmekte bu için en önemli noktası bana göre. Bu sayede yaz ayları geldiğinde "ölüm diyetleri" yapmanıza da gerek kalmayacaktır. Spor yapmaya ve genel olarak forma girmeye çalıştığınız da öncelikle bir doktor kontrolünden geçerek sağlığınızla ilgili sorunlarınızı araştırmalısınız. Örneğin, şeker hastası, tansiyon, kalp rahatsızlığınız olabilir. Spor ve diyet yapmaya bunları bilerek başlamalısınız.

Dikkat etmeniz gereken ikinci konu ise elbette yedikleriniz. Aşırı yağlı yemekler, sürekli hamur işi, kızartma, abur – cubur gibi alışkanlıklarınızdan mümkün olduğunca uzaklaşmaya çalışmalısınız. Hiç yemeyin demiyorum ama yeme miktarınızı ayarlayın. Ayrıca bu şekilde kilo kontrolü sağlarken, sağlığınızı da korumuş olacaksınız. Bol bol su tüketmeyi, kahvaltı yapmayı, meyve – sebze tüketmeyi, gerekli vitamin ve mineralleri almayı ihmal etmeyin. Eğer sürekli bir yemek yeme alışkanlığınız varsa, öğün aralarınızı kısa tutup yediğiniz miktarı azaltmaya gayret edin. Ara öğünlerinizi meyve, kuruyemiş yoğurt gibi besinlerle süsleyin mesela.

Hayatı düzenli bir şekilde yaşamak da emin olun sağlığınız kadar formunuz adına da önemlidir. Gece hayatı olan veya geceleri uyku problemi yaşayan biriyseniz metabolizmanıza büyük bir kötülük yapıyor olabilirsiniz. Metabolizmanız olması gerektiğinden daha yavaş çalışıyorsa bildiğiniz gibi kilo alırsınız. Metabolizmanızın çalışmasını engelleyen nedenleri araştırın. Bunların başında uyku problemleri, alkol, sigara ve öğün atlamak yavaşlatan nedenlerin başında gelmektedir.

Beslenme şeklinizi ve hayatınızı bir düzene koyduğunuz zaman çok daha sağlıklı bir kişi olacaksınız. Spor yaparak da kas ve kemik yapınızı güçlendirerek çok daha fit bir vücuda sahip olabilir ve o bikininin için çok daha büyük bir güvenle girebilirsiniz. Spor salonlarını sevmiyor olabilirsiniz, şahsen bende sevmiyorum. Ama doğa yürüyüşleri veya evinizde yapabileceğiniz birçok spor olduğunu biliyorum. İnternet üzerinden biraz araştırma yaptığınız zaman bunlara ulaşacaksınız.

Eğlenceli bir spor için zumbayı tercih edebilirsiniz mesela. Hem dans edip hem de form tutabilirsiniz. Pilates, aerobik, spuat gibi çalışmalar evde kendi başınıza yapabileceğiniz sporlar. Ama önce bir sağlık kontrolünden geçerek size uygun olup olmadığını öğrenmekte de fayda var.

Hadi bakalım hanımlar, güneşli sabahları evde miskinlik yaparak değerlendirmek yerine güzel bir yürüyüş ile değerlendirme vakti geldi de geçiyor bile!...

17 Haziran 2014 Salı

Kalem Etek Nasıl Giyilir?

Son birkaç yılın hit parçalarından birisi hiç şüphesiz kalem etekler. Kalem etek giymek gerçekten cesaret ve fizik isteyen bir etektir. Belki biraz iddialı bir söz ama eminim moda olduğu için giyen ama fiziğine uygun olmadığı için kötü bir görüntünün ortaya çıktığı kişiler görmüşsünüzdür.

Kalem etekler birkaç yıl önceye kadar klasik bir görünüm veren tabiri caizse öğretmen eteği dediğimiz türdü. Ama son sezonların kombinleri ile değerlendirdiğimiz zaman bu havadan çıkarak ister feminen ister şık ister sokak modasına uyarlanmış şekliyle görebiliyoruz. Kısaca kalem etekleri istediğiniz ortama göre kombinleyerek eşsiz bir görünüme sahip olabilirsiniz.

Yeni sezon kalem etekleri değerlendirecek olursak, kumaş ve kesim açısından farklılıklar görülmekte. Kumaşlarda etnik desenli, ekose, dikey ve yatay çizgiler, pötikareleri, payetleri ve baharın vazgeçilmezi çiçekleri görüyoruz. Kesimler de ise; biyeler, verev yırtmaçlar, fermuarlar görülüyor.

Birkaç stille kalem eteği nasıl giyebileceğinizi anlatmak gerekirse;

  • Ofis şıklığını yakalamak istiyorsanız, şifon bluzlar ve ceketlerle kombinlemeniz size zahmetsiz bir şıklık getirecektir. Gerek bootie gerekse stiletto ayakkabı giyerek şıklığınızı tamamlayabilirsiniz. Fazlalıklarınız varsa uzun ceketlerle giyebilirsiniz. Fit bir fiziğe sahipseniz de kısa ceketler, etekle aynı tonda bluzlar ve farklı bir tonda ceketle kombinleyebilirsiniz.

  • Bu sezon ve geçtiğimiz sezonun en hit parçalarından biri olan kısa üstlerle de kalem eteğinizi giyebilirsiniz. Sokak modasına en uygun kombinlerden birisi de hiç şüphesiz kısa üstlerle tamamladıklarınız olacaktır. Yüksek bel olan kalem eteklerinizin üzerine hafif bir karın dekoltesi verecek kısa üstler tercih etmelisiniz. Çok kısa olan üstler kombinizi basitleştirecektir.

  • Kalem eteklerinizi topuklu ayakkabılarla giymeniz hem fiziğinizin daha iyi görünmesine hem de çok daha şık bir görünme tamamlayıcı parça olacaktır. Zıtlıkları seven sokak modasında bile feminen olan kalem eteklerinizi babetlerle giyme hatasını yapmayın! Ayrıca düz bir ayakkabı ile giydiğiniz de boyunuzun kısa görüneceğini de unutmayın!

  • Gelelim vazgeçilmezimiz sokak modasına. Kalem eteğinizi sokak modasına uyarlamak istiyorsanız, öncelikle klasik kumaşlardan çok desenli kumaşları tercih edebilirsiniz. Üzerine giyeceğiniz salaş tshirt veya sweatshirtlerle de muazzam sokak modasını yakalayabilirsiniz.


  • Kış aylarının vazgeçilmezi olan balıkçı ve salaş kazaklar da kalem eteğinizin en iyi dostu olacaktır. Hem daha spor bir görünme kavuşabilirsiniz. Alternatif bir görünüm kazanacağınız kazaklarınızın çok uzun olmamasına ve en fazla basen hizanızda olmasına dikkat edin.

  • Kemerleri sevdiğinizi biliyorum ve eğer ince bir beliniz de varsa kalem eteğinizi bir kemerle tamamlamak hatlarınızın ortaya çıkmasını kolaylaştıracaktır. Özellikle aynı tonlarda kalem etek ve bluz giyip farklı bir tonda kemerle kombinlediğiniz zaman harika bir görünüm sağlayabilirsiniz.


Son olarak kalem etek alırken "fiziğime uygun mu?" sorusunu kendinize sorun. Kalem eteklerin özellikle basen ve bacak bölgesine dikkatleri çektiğini düşünecek olursak şık olmak yerine kötü bir görünüm sahibi olabilirsiniz.Bakın Kim Kardashian'da olduğu gibi...


13 Haziran 2014 Cuma

Beyni Genç Tutmanın Sırrı: Dil Öğrenmek!

Ana diliniz dışında birkaç tane dil daha bilmenizin ne kadar faydalı olduğunu söylemeye artık gerek yok. Bu nedenle de pek fazla bilinmeyen diğer bir faydasından bahsetmek istiyorum. Öğrenilen yabancı dillerin beyni genç tuttuğu üzerine birçok araştırma var. Yabancı dil öğrenmenin beyin yaşlanmasını yavaşlattığı birçok kişi tarafından kabul ediliyor.

Beynin genç tutulması üzerine yapılan son araştırmalardan birisi de, Edinburgh Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma. Araştırma sonuçları "Annals of Neurology" dergisinde yayınlanmış ve 262 kişinin 11 yaşında yapılan test sonuçları üzerinden yola çıkılmış ve 70 yaşına gelen bu kişilere aynı testler tekrar uygulanmış. 2008 – 2010 yılları arasında yapılan bu araştırmadaki kişilerin hepsinin İngilizce bildikleri ve bunun yanı sıra en az bir dili daha tam olarak kullanabilen kişilere bu testte yer verilmiş.

Bilişsel yetileri test edilen bu kişilerin 195 tanesinin ikinci dili 18 yaşından önce, 65 tanesinin de 18 yaşından sonra öğrendikleri biliniyor. Testin sonuçlarına göre ise iki veya daha fazla dili konuşabilen kişilerin, beklenenden daha güçlü zekaya ve okuma yeteneğine sahip oldukları ortaya çıkmış. Aynı zamanda beklenmeye şekilde, 18 yaşından sonra dil öğrenen kişilerin daha olumlu etkiler gösterdiği ortaya çıkmış.

Araştırmadan sorumlu doktor, iki veya daha fazla dil bilen kişilerin dikkat, odaklanma gibi yetilerin kaybedilmesini önlediğini belirtiyor ve çift dilliliğin yetişkinlikte öğrenilmiş olsa bile beynin genç kalmasına faydalı olduğunu söylüyor.

Bu araştırma gösteriyor ki, "benden geçti artık" diyerek kaçtığımız konuların aslında sizden henüz geçmediğini beyinsel olarak kanıtlıyor. İnsan her yaşta öğrenme kapasitesine sahiptir ve beyninizin dinamik olmasını istiyorsanız, bunu kabul etmeniz gerekir. Sürekli okuyan, yeni bilgilere araştıran kişilerin hafıza kaybı yaşamadıkları da bir gerçek. Tabiri caizse beyninizi kullandığınız sürece genç bir zekaya sahip olacaksınız.

12 Haziran 2014 Perşembe

Otobüs Yolculuğunun Çilesi

Şehir içi veya şehirlerarası otobüs yolculukları bazen eğlenceli olurken bazen tahammül edilemez bir hal alabiliyor. Elbette bunun en büyük nedeni de insan faktörü yani bizleriz. Gerek ortak kullanım alanlarını başarı bir şekilde kullanamamaktan gerekse kişilere karşı saygısızlıktan dolayı büyük sorunların yaşandığı yerlerden birisi de otobüslerdir.

Başkalarını rahatsız etmeme konusunda bazılarımız ne yazık ki fazla duyarlı olamıyor. Bu nedenle de belki güzel bir etkinlik için çektiğimiz bu yolculuk tam bile çileye dönüşebiliyor. Dışarıdan bakıldığında komik durumlara, gerçek fıkralara dönüşen hikayeler de yaşanmıyor değil. Özelikle yan yana oturan iki teyzenin muhabbetinden doğabilecekler hem dehşete düşebiliyor hem de güldürebiliyor.

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımın bizzat yaşamış olduğu durumdan bahsetmek istiyorum. Otobüs yolculuğu sırasında önündeki koltukta oturan iki teyze arasında geçen konuşmada muhabbet nereden geliyor, nereye gidiyorsun şeklinde başlıyor. Teyzelerden birinin "kızımın yanından geliyorum" demesinin üzerine diğer teyze evli olup olmadığını soruyor. Bekar cevabı aldıktan sonra "benim de oğlum var öğretmen, bekar" diye cevap veriyor. Diğer teyzeden ses gelmez ve bir soru daha gelir "başka çocuğun var mı?" Teyze bir oğlunun ve bir de kızının olduğunu söyleyince oğluna nasip bulmaya çalışan teyze onların da evli olup olmadığını öğrenmeye çalışır. Onların da bekar olduğunu öğrenen teyze bu sefer kadına sorar evli misin, bekar mı diye. Evli olduğunu öğrenince de kocasının yaşayıp yaşamadığını…

Otobüs yolculuklarında buna benzer durumlara ya maruz kalmış ya da duymuş olabilirsiniz. Biraz komik kısmı bu konuşmalar. Bir de çekilmez kılan yanları vardır. Örneğin, hiç susmayan yolcular, sürekli ağlayan bebekler, önünüzdeki yolcunun koltuğunu kucağınıza kadar yatırması, kulaklıklardan gelen sesler, otobüs şoförünün dinlediği müzik, muavinin kızlara ilgi alakası ve en kötüsü çıkarılan ayakkabılar, ter kokusu… Otobüs yolculuklarının en dayanılmaz yanları bunlar bana göre.

Otobüste birlikte yolculuk yapacağınız şoför, muavin ve yolcuları seçme şansınız olmadığı için bu duruma ya katlanmak zorundasınız ya da şahsi aracınızla yolculuğa çıkmalısınız. O yüzden yolculuğa mümkün olduğu kadar sakin kafayla çıkmanızı, akşam yolculuklarını seçmenizi, vakit geçirebileceğiniz müzik, film, kitap gibi acil kurtarma araç ve gereçlerini yanınızda bulundurmanızı önerebilirim.

Bu fotoğrafları hatırlayarak gülebilirsiniz de...




11 Haziran 2014 Çarşamba

Game of Thrones Sosyal Çılgınlığı

2011 yılının Nisan ayında gösterime giren Game of Thrones (Taht Oyunları), büyük bir hayran kitlesiyle 4. sezonu sonlandırmaya hazırlanıyor. Bilindiği kadarıyla toplamda 7 sezondan oluşacak bir hikayeye kurulu.

Neredeyse tüm dünya üzerinde herkes Game of Thrones izliyor ve en çok izlenen dizi unvanını 2007 yılından bu yana elinde tutan Sopranos'tan almış durumda. Dizi her bölümüyle büyük bir ses ve heyecan getirmesinin yanı sıra internette dolanan fotoğrafları ile de beğeni topluyor. Gizli gerçekler, bilinmesi gerekenler, hanelerin sembolleri ve sözleri, karakterlerin benzetilmeleri ve fanları ile gün geçtikçe tüm dünyaya yayılıyor. Evet, bende bir Game of Thrones izleyicisiyim ve uzun süredir sıkılmadan izlediğim nadir dizilerden birisi.

Birçok sosyal içerik platformunda Game of Thrones ile ilgili paylaşımlar yapılıyor. Bunların arasından en beğendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunların başında Game of Thrones oyunlarının kedilerle benzerlikleri var. Cat of Thrones adını bile almayı hak eden bu fotoğraflardan bazıları;



Game of Thrones bilindiği gibi George R. R. Martin'in epik fantezi kitap serisi Buz ve Ateşin Şarkısı üzerinden çekilen bir dizi. Kitap ile dizi arasında farklılıkların olduğu noktaların bulunduğu da biliniyor. Bunlardan bazıları Robb Stark'ın aşkı değil gururu seçmesi, Daeneryis Targaryen'ın Ölümsüzler Evi'nde gördükleri, Cersei Lannister'ın daha baştan çıkarıcı bir kadın olduğu, Arya Stark'ın daha cani bir kız olduğu gibi.

Game of Thrones kadınlarının dizide erkeklerden daha dişli oldukları da dikkatlerden kaçmayarak sosyal medyada konu edildi. Cersei Lannister'ın kralı bile dinlememesi, kafasına koyduğunu öldürmesi, Arya'nın kılıç kullanmada kardeşinden daha usta olması, Brienne of Tarth'ın bir lady olmaktan çok bir şövalye olması. Dizi ile ilgili tüm bu noktalar internet ve sosyal medya kurtlarının dikkatinden kaçmıyor ve en az dizi kadar beğeni topluyor.

Bugün dinleme fırsatı bulduğum Game of Thrones Jenerik müziği alaturka versiyonu ise gerçekten muhteşem olmuş. Bu müziği de sizlerle paylaşarak yazımı sonlandırıyorum.